Arş. Gör. Dr. Abdurrahman BULUT

Arş. Gör. Dr. Abdurrahman BULUT

ÖĞRENMENİN VE ANLAMANIN SEVİNCİ

26 Mayıs 2022 23:46 KİVA 1290

Suriye’li ilim adamı Ramazân el-Bûtî’nin (1929-2013) bir dersine başlarken yapmış olduğu bir dua şöyle:

أَللّهُمَّ أَخْرِجْنَا مِنْ ظُلُمَاتِ الْوَهْم

وَأَكْرِمْنَا بِنُورِ الْفَهْم

وَافْتَحْ عَلَيْنَا بِمَعْرِفَةِ الْعِلْم

وَسَهِّلْ أَخْلَاقَنَا بِالْحِلم

Bilgisizlik ve vehmin karanlıkları karşısında ilmin ve anlamanın aydınlığı ve nûru büyük bir ikrâm. İlmî meselelerin künhüne vâkıf olmak, meseleleri iyi bir şekilde kavrayarak doğru cevaba ve çözüme ulaşmak bir ilim talebesi için en büyük bahtiyarlık.

Hanefî âlimlerinden Ebû Zeyd ed-Debûsî (ö. 430) de kişinin ilmin gerçek lezzetine, bazı bilgileri ezberlemekle değil ancak tam bir kavrayış ve anlayış (fıkh) ile ulaşabileceğini ifade eder:

لَا يَلْتَذُّ الْإِنْسَانُ بِعِلْمِهِ حَتَّى يَفْقَهَ

Âlimlerden birisi, etrafında talebeleri halka olmuş vaziyette iken zor bir meseleyi tahlil eder. Daha sonra talebelerine sorar: “Anladınız mı?”

Talebeleri “Evet, anladık!” diye cevap verirler. O ise şöyle söyler: “Hayır, tam olarak anlamadınız. Eğer gerçekten anlamış olsaydınız, yüzünüzde anlamanın sevinci zâhir olurdu!”

(لَوْ فَهِمْتُمْ لَظَهَرَ السُّرُورُ عَلَى وُجُوهُكُمْ)

İlim talebesi, müktesebâtı arttıkça, kavramlarla düşünme ve konuşma kabiliyeti kazandıkça ilim meclislerinden ve ilmî müzakerelerden çok daha fazla lezzet almaya başlar. Elbette bunun için çok gayrete ve sabıra/zamana ihtiyaç vardır. İmâm Şâfiî’nin meşhur şiirindeki altı tavsiyeden ikisi de bu yöndedir: çok gayret ve uzun zaman.

Sevgili Peygamberimiz sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:

“Her kim ilim tahsil etmek amacıyla bir yola gidecek olursa, Allah onu cennet yollarından bir yola sokmuş olur. Kuşkusuz ki melekler ilim yolunda olan bir kimseden hoşnutluklarından dolayı ona kanatlarını sererler ve göklerde ve yerde bulunanlarla suda bulunan balıklar âlimin bağışlanmasını dilerler. Muhakkak ki âlimin âbide olan üstünlüğü, ayın on dördüncü gecesindeki dolunayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Âlimler, peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler miras olarak dinar ve dirhem bırakmazlar, ilim bırakırlar. Kim o ilmi elde ederse çok büyük bir nasip elde etmiş olur.” (Buhari, İlim 10; Ebu Davud, İlim 1; Tirmizî, İlim 19)

Bu ve benzeri hadis-i şerifleri duyan her Müslüman elbette ilim tahsil etmek, ilim yoluna girmek için heveslenir. Fakat daha önemlisi imkânı olanlar için “heves”i aşarak güçlü bir irade ortaya koymak, düzenli ve uzun soluklu bir tahsile “tâlib” olmaktır.

Hanefî âlimlerinden Abdullah b. Mahmûd el-Mevsılî (ö. 683), el-İhtiyâr’ın mukaddimesinde gerek ilim tahsil etmenin gerekse ilme tâlib olanlara müderrislik yapmanın mutluluğunu bir hamd vesilesi kılarak şöyle söylemektedir:

اَلْحَمْدُ للهِ الَّذِي جَعَلَنَا مِنْ أَهْلِ الدِّينِ تَعَلُّمًا وَتَعْلِيمًا

 
 
Arş. Gör. Dr. Abdurrahman BULUT
KOÜ İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölümü
İslam Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi

Yorum Ekle

İlk Yorumlayan Siz Olun!

YAZARIN SON 5 YAZISI

Tüm Yazıları
KİVA - Kocaeli İlahiyat Vakfı

Kocaeli İlahiyat Vakfına ait kurumsal bilgilere, eğitim ve araştırma projelerine, etkinliklere, güncel haber ve bilgilere ulaşın.

KİVA

Ömerağa Mah. Alemdar Cad. No:17 K:7 Küpçü İş Merkezi
İzmit / Kocaeli (İzmit)

Dernek Yazılımı: Medya İnternet™ - Dernek Sitesi Kulga © Tüm Hakları Saklıdır.